Ses Bilgisi - ...:: TÜRK DİLİ ::... Dil Bilgisi, Kompozisyon Konuları ve Sunuları, Kaynaklar

İçeriğe git

Ses Bilgisi

DİL BİLGİSİ

SES BİLGİSİ
TÜRKÇEDE SESLER VE SINIFLANDIRILMASI
TÜRKÇENİN SES ÖZELLİKLERİ
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ SES OLAYLARI
Ses Olaylarının Sebepleri
1. Ses Türemeleri
2. Ünsüz İkizleşmesi
3. Ses Düşmeleri
4. Yer Değiştirme
5. Benzeşme

SES BİLGİSİ
Ses bilgisi (fonetik); bir dilin seslerini, boğumlanma noktalarını, boğumlanma özellikleri vb. bakımından inceleyen dil bilimi koludur.
Ses
Bir dil bilgisi terimi olarak ses; dilin parçalanamayan en küçük birimidir, temel taşıdır.
Seslerin Oluşumu
Konuşma sesi, akciğerlerden itilen havanın nefes borusu, gırtlak, ağız boşluğu ve burundan geçerek dışarı çıkarken çıkış yolu üzerindeki organların birbirine yaklaşıp uzaklaşması, daralıp açılması, yatık veya dik şekiller alması sonucunda oluşur.
Ses-Harf İlgisi ve Alfabe
Sesin yazıdaki işareti harftir. Türkçede ses ile harf arasında birebir ilgi vardır. Bir ses yazıda bir harfle gösterilirken, bir harfin okunuşunda da bir ses çıkarılır. Yani a, b, c, d gibi sesler yazıda birer harfle gösterilir. Almancadaki ş sesinin, yazıda sch harfleriyle gösterilmesi gibi bir durum Türkçede yoktur.
Bir dile ait seslerin yazıdaki işaretleri olan harflerinin belli bir sıraya konmuş bütünü alfabe adını alır. Alfabe terimi α (alfa), β (beta) harfleriyle başlayan Yunan alfabesinin ilk iki harfinden ortaya çıkmıştır. Arap alfabesinin ilk harfi elif, ikinci harfi ba olduğu için eski yazıda elifba terimi tercih edilmiştir. Bugün bazı dilciler, aynı mantıktan yola çıkarak alfabe yerine abece terimini kullanmaktadırlar.
TÜRKÇEDE SESLER VE SINIFLANDIRILMASI
Sesler, ses geçidinin açık veya kapalı olmasına göre ünlü (sesli, vokal) ve ünsüz (sessiz, konsonant) olmak üzere ikiye ayrılır:
ÜNLÜLER
Oluşumları sırasında herhangi bir takıntıya uğramayan, sedalarını sadece ses tellerinin titreşiminden alan seslerdir.
ÜNSÜZLER
Oluşumları sırasında ses yolunda (ses telleri, küçük dil, dil, damak, dişler ve dudaklarda) bir engelle karşılaşan, takıntıya uğrayan seslerdir.
Ünsüzler takıntılı sesler olduğu için tek başlarına söylenemezler, tek başlarına hece ve kelime olamazlar. Dillerdeki ünsüz sesler, tek başlarına söylenemediği için önüne veya arkasına bir ünlü getirilerek telaffuz edilirler: ef, el, es, en; ce, de, fe, ge gibi. Dilimizdeki ünsüz sesler ise tek tek söylenirken Türkçenin ses özelliği ve yapısı dikkate alınarak be, ce, çe, de, fe, ga, ge, he (ha, hı), je, ke (ka), le, me, ne, pe, re, se, şe, te, ve, ye, ze şeklinde söylenmelidir. N harfini en, m harfini em, h harfini veya eyç, syi es, ryi ar şeklinde okumak yanlıştır.

TÜRKÇENİN SES ÖZELLİKLERİ
1. Türkçeyi diğer dillerden ayıran özelliklerin başında ses uyumları gelir. Türkçede dört çeşit ses uyumu vardır:
a) Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik, Artlık-Önlük Uyumu)
Kelimedeki ünlülerin artlık-önlük (kalınlık-incelik) bakımından gösterdiği uyumdur. Türkçe kelimelerde art (kalın) ünlü (a, ı, o, u) taşıyan heceleri, art ünlülü; ön (ince) ünlü   (e, i, ö, ü) taşıyan heceleri de ön ünlülü heceler takip eder: anlayışınızdan, soyunuz; sevgisiyle, güzelliğinizden.
Asli şekilleri artlık-önlük uyumuna uyduğu hâlde çeşitli ses olaylarıyla uyum dışında kalan kelimeler: elma < alma, anne < ana, dahi <takı, hani < kanı, hangi < kangı, inanmak < ınanmak, kardeş < karındaş, şişman < şışman.
-daş, -ken, -ki, -layın /-leyin, -mtırak, -yor ekleri : dindaş, azken, çokken, yoldaki, onunki, akşamleyin, sabahleyin, yeşilimtırak, biliyor.
b) Küçük Ünlü Uyumu (Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu)
Türkçe kelimelerdeki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık bakımından gösterdiği uyumdur.
Düzlük uyumu: Kelimenin ilk hecesindeki düz ünlüyü (a, ı / e, i) sonraki hecede düz ünlü takip eder: açık, sıcak; sevgi, ince.
a → a,  ı           e → e,  i            ı → ı,  a             i → i,  e
a → a,  ı           e → e,  i            ı → ı,  a             i → i,  e
Yuvarlaklık uyumu: Kelimenin ilk hecesindeki yuvarlak ünlüleri ( o, u / ö, ü) sonraki hecede dar yuvarlak (u / ü) veya düz geniş ünlülü heceler (a / e) takip eder: oduncular, unutulmayanlar, gözlerin, gülümse.
o → u,  a          ö → ü,  e          u → u,  a          ü → ü,  e
o → u,  a          ö → ü,  e          u → u,  a          ü → ü,  e
Uyarı
Türkçe kelimelerde a, ı düz ünlülerinden sonra e, i düz ünlüleri; o, u yuvarlak ünlülerinden sonra ö, ü yuvarlak ünlüleri gelemez. “Anne, elma gibi kelimeler kalınlık-incelik uyumuna uymaz ama düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyar.” açıklaması yanlıştır.
c) Ünsüz Uyumu
Türkçedeki ünsüzlerden tonsuz (sedasız) ünsüzlerle bunların karşılıkları olan tonlu (sedalı) ünsüzlerle ilgili bir uyumdur. Buna göre Türkçe kelimelerde tonsuz ünsüzler, tonsuz ünsüzlerle; tonlu ünsüzler, tonlu ünsüzlerle (b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z) yan yana gelebilir. Yani tonsuz ünsüzlerle (ç, f, h, k, p, s, ş, t) bunların karşılıkları olan tonlu ünsüzler (c, v, ğ, g, b, z, j, d) Türkçe kelimelerde yan yana gelmez. Buna ünsüz benzeşmesi de denir. Örnek: aş-çı, at-kı, iş-çi, taş-tan, Türk-çe.
ç) Ünlü-Ünsüz Uyumu
Türkçe kelimelerde art damak (ġ, ğ, ḳ, l) ünsüzlerinin art ünlülerle (a, ı, o, u); ön damak (g, k, l) ünsüzlerinin ön ünlülerle (e, i, ö, ü) aynı hecede bulunmasından ortaya çıkan bir uyumdur. Yani a, ı, o, u ünlüleri g, k, l ünsüzleriyle; e, i, ö, ü ünlüleri ġ, k, l ünsüzleriyle aynı hecede bulunmazlar. Bozgun, kuzgun, kapı, rağı, tat; rüntü, gezi, neşlik kelimelerinin söylenişine dikkat edilirse g, ğ, k, l seslerinin buradaki örneklerde aynı sesler olmadığı sezilebilir.
2. Türkçede o, ö ünlüleri (-yor eki dışında) sadece ilk hecede bulunur. İlk hece dışında o, ö sesleri olan kelimeler yabancı asıllıdır: balkon, biyografi, fizyoloji, konsol, konsültasyon, monitör, otomobil, profesör, traktör.
3. Türkçede uzun ünlü yoktur. İçinde uzun ünlü bulunan kelimeler yabancı asıllıdır: câhil, mâvi, millî, nâhoş, perîşân, şâir, vazîfe.
Bazı ses olaylarıyla ortaya çıkan â < ağa, âbi < ağabey, pekî < pek iyi, ile vârolmak, yârın kelimeleri istisnadır.
4. İnce a ve ince l sesleri yoktur: harften, hakikate, saati, sıhhatli, şefkâtini; alkollü, hâlâ, hayal, normalde, plan. Örneklere dikkat edilirse kelimelere getirilen eklerin ünlü uyumuna uymadığı görülür.
5. Arapçadaki ayın ve hemze sesleri Türkçede olmadığı için bunlar söylenmez, düşürülür. Bu seslerden önce ünlü olması durumunda ünlü, uzun okunur: bâzen, mânâ, mēmur, tēsir, yâni. Arapçadan alınan kelimelerdeki ayın ve hemze, kesme işaretiyle gösterilir. Ancak anlam karışıklığı olmayacak kelimelerde bunların kesmeyle yazılmasından (son zamanlarda) vazgeçilmiştir: sanat, manâ, mebûs, memûr, neşe, tesîr, tesîs > sanat, mana, mebus, memur, neşe, tesir, tesis.
6. Dilimizde iki ünlü yan yana gelmediği için ünlüyle biten kelimeler, ünlüyle başlayan ekler aldığı zaman araya y koruyucu ünsüzü girer: iki - y - e, soru - y - u, bekle - y - en, söyle - y - ecek.
Yan yana iki ünlünün bulunduğu kelimeler alınmadır:
aile, ait, duayen, fail, fiil, muamele, şair, şiir, reis
7. Türkçe bir hecede ancak bir ünlü bulunur. Aynı hecede iki ünlünün bulunduğu kelimeler alınmadır: kau-çuk, kua-för, koo-peratif, sua-re.
8. Kelime kökünde ikiz ünsüz (şedde) yan yana bulunmaz:
dikkat, himmet, şedde, bakkal, dükkân, millet, teşekkür.
Anne (<ana), belli, bellemek, elli (<elig) kelimeleri istisnadır.
9. Kelime kökünde ikiden fazla ünsüz yan yana gelmez: Elektrik, kontrol, sfenks, strateji, thyssen... gibi kelimeler batı kaynaklı dillerden alınmadır. Türkçe, sertlik gibi örneklerde yan yana gelen üç ünsüzden ikisinin kelime köküne, üçüncüsünün eke ait olduğuna dikkat ediniz.
10. Türkçe heceler ve kelimeler iki ünsüzle başlamaz: blok, bravo, grup, klasik, kral, kontrat, spor, statü, stop, plaj, program, tren... gibi kelimeler, alınmadır. Ağızlarda bu iki ünsüz arasında bir ünlü türetilir: kıral, sipor, tiren...
11. Türkçede kelime başında c, ğ, l, m, n, ñ, r, z sesleri bulunmaz. Çocuk dili kelimeleriyle (cici, mama, meme, ninni...) nine ve ne ile neden yapılan kelimeler (nasıl < ne asıl), ne, neden, nere, nereden, nereye, nice, niçin, nitelik kelimeleri istisna oluşturur.
Alınma kelimelere örnekler: cam, can, cehennem, laf, limonata, lira, makine, marul, metal, naylon, nohut, numara, reçel, romantik, rol, vakum, vaziyet, vazo, zaman, zarar, zeytin, zor.
12. Türkçe kelimelerin sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Alıntı kelimelerdeki bu sesler sert karşılıkları olan p, ç, t, k ünsüzlerine çevrilir: Ahenk (< âheng), fert (< ferd), ihraç (< ihrâc), kitap (< kitâb), kalp (<kalb), levent (< levend).
Kelimenin ünlüyle başlayan bir ek alması hâlinde sert ünsüzler yumuşayarak eski şekline döner: ihtiyâc > ihtiyaç > ihtiyacı; mektûb > mektup > mektuba, reng > renk > rengi gibi.
Ad, sac, od, öd gibi kelimeler istisnadır.
13.Türkçede f, h, j, v sesleri bulunmaz: Fal, film, filiz, fizik; hakikat, hamur, havlu; jeton, jüri, pijama, plaj; vicdan, vida gibi kelimeler alınmadır. Yabancı dillerden alınan kelimelerde görülen j sesi halk ağzında c olarak söylenir. Türkçe kelimelerdeki v sesi, ya b’den, ya g/ğ’dan değişmiştir ya da vur- örneğinde olduğu gibi türemiştir: öfke (<öbke), yufka (< yubka); dahi (< takı), han (< kan), hatun (< katun), hani (< kanı); ev (< eb), var-         (< bar-), ver- (< bir-), döv- (< döğ-), vur- (<ur-), ev (< eb).
14. Hece ve kelime sonunda, aşağıdaki ünsüz çiftleri dışında ünsüz grupları bulunmaz:
-lç, -lk, -lp, -lt : ölç; ilk, kalk; alp, kulp; alt, bunalt, salt.
-nç, -nk, -nt : dinç, genç, gülünç, sevinç; denk; ant, kunt.
-rç, -rk, -rp, -rs, -rt : sürç, burç; bark, görk, Türk; sarp, serp; sars, pars, ters; art, kart, kurt, ört, yırt, yurt, yoğurt.
-st : ast, üst.
Aşk, arş, çift, disk, felç, film, fötr, harf, lüks, misk, modernizm, popülizm, risk, şevk, tolerans... gibi kelimeler, Türkçenin bu ses özelliğine uymayan alınma kelimelerdendir.
Arapçadan ve batı dillerinden alınan kelimelerden bu ses özelliğine uymayanlar, araya bir ünlü getirilmek suretiyle Türkçeye uydurulmuştur. Bunlara ünlüyle başlayan bir ek veya kelime gelirse türetilen bu ünlüler düşer:
Arapçadan ve batı dillerinden alınan kelimelerden bu ses özelliğine uymayanlar, araya bir ünlü getirilmek suretiyle Türkçeye uydurulmuştur. Bunlara ünlüyle başlayan bir ek veya kelime gelirse türetilen bu ünlüler düşer: akıl (< akl) - aklı, fikir (<fikr) - fikre, ömür (<ömr) - ömrü, seyir (<seyr) - seyret-, şükür (< şükr) şükret-; filim (< film) - filme, lüküs (< lüks)  - lüksü.
15. I ünlüsü Türkçeye özgüdür. Batı dillerinin pek çoğunda, Arapçada ve Farsçada ı yoktur: Çıkış, ılık, sıcak, yıldırım, yıldız gibi kelimeler Türkçedir.
16. Tabiat taklidi kelimeler için ses özellikleri açısından herhangi bir sınırlama yoktur. Bunlar hangi sesle başlarsa başlasın, içinde hangi ses bulunursa bulunsun Türkçe kabul edilir: cızır cızır, dank, fıs fıs, fingirti, fiskos, fokurtu, hışırtı, hoppala, horultu, lak lak, lıkır lıkır, melemek, miyavlamak, oh, öf, püf, püfür püfür, rap rap, şırıl şırıl, , vıdı vıdı, vızır vızır, zırıl zırıl, zonklamak.
17. Çocuk dili kelimelerinde de ses özellikleri aranmaz:
baba, bibi, cici, dede, lala, kaka, nene, mama, meme...
Türkçeye diğer dillerden giren kelimelerin pek çoğu bu ses özelliklerinden birine veya birkaçına uymaz. Dolayısıyla Türkçenin ses özelliklerini bilenler, sözlüğe bakmadan kelimenin Türkçe olup olmadığını (tesadüfen uyanlar dışında) kolaylıkla anlayabilirler.

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ SES OLAYLARI
Kelimelerde zamana ve sahaya bağlı olarak sürekli değişmelerin, gelişmelerin olması dilin canlılığının bir göstergesidir. Dil durağan değil, dinamik bir yapıya sahiptir. Dilin söz varlığını oluşturan kelimelerdeki sesler, heceleri ve kelimeleri oluştururken tarihî süreç içerisinde düşerler, yer değiştirirler, türerler, başka seslere benzerler. İşte bütün bunlar, ses olayları başlığı altında incelenir. Dilde ses olayları, çeşitli sebeplerden kaynaklanır. Bunlardan başlıcaları aşağıda özetlenmiştir:
Ses Olaylarının Sebepleri
a) Dilin ses özellikleri: Türkçede kelime sonunda b, c, d, g sesleri olmadığı için mesela, Arapça kitâb kelimesi Türkçeye kitap şeklinde geçmiştir. Uzun ünlü olmadığı için de â ünlüsü kısalarak normal a’ya dönüşmüştür. Türkçede iki ünlü yan yana gelemeyeceği için araba - y - ı kelimesinde  y  ünsüzü iki ünlü arasına girmiş ve ünsüz türemesini de örneklemiştir.
b) Başka seslerin etkisi: Bazı sesler, yanlarındaki diğer seslere etki ederek onları kendilerine benzetirler, değiştirirler. Mesela, anbar kelimesindeki b sesi, yanındaki n’ye etki ederek onu, kendisi gibi dudak ünsüzü olan (m) yapmıştır. Böylece kelime, ambar şekline dönüşmüştür.
Yaşıl kelimesinin yeşil
Yaşıl kelimesinin yeşil’e dönüşmesinin sebebi, y ve ş seslerinin inceltici etkisidir.
c) Vurgu: Türkçede orta hece vurgusu genellikle zayıf olduğu için bu hecedeki ünlüler bazen daralır bazen de düşerler: Tasarıla> tasarla, besileme> besleme, yalınız > yalnız vb. gibi.
ç) Zayıf sesler: ğ, h, ı, l, n, r, y, z sesleri zayıf sesler olduğu için bazı ses olaylarına sebep olurlar: ağabey > âbi, hastahane > hastane, pek iyi > peki, bir daha> bi daha, bir tanem > bi tanem, soğan> soan, uğur> uur, ınanmak > inanmak.
d) Söyleyiş güçlüğü ve kakofoni: Bazı seslerin yan yana gelmesi söyleyiş güçlüğüne veya kakofoniye sebep olur. Bu durumda bazı ses olayları olur: büyükcek > büyücek, minikçik > minicik, ufakcık > ufacık.
Ses olaylarının birçoğunun sebebini, dildeki en az emek yasasına bağlamak mümkündür.
SES OLAYLARI
1. Ses Türemeleri
Ünlü türemesi ve ünsüz türemesi şeklinde görülür:
a) Ünlü Türemesi
Genellikle alınma kelimelerde görülen bu ses olayına Türkçe kelimelerde de rastlamak mümkündür. Ünlü türemesi kelimenin başında, ortasında veya sonunda olabilir: station > istasyon, scala > iskele, limon > ilimon, Recep>İrecep; tren > tiren, kral > kıral, spor > sipor; akl > akıl, ömr > ömür; bircik > biricik, giderken > giderkene.
b) Ünsüz Türemesi
İki şekilde görülür. Birincisinde, ünlüyle biten kelimeye ünlüyle başlayan bir ek getirileceği zaman bu iki ünlü arasında yardımcı bir ünsüz ( y, n) türer:
bilgi-y-e, Ali-y-i, sevdi - y - di; bu-n-u, şu-n-u, evi-n-e.
İkincisi, -daha çok, ağızlarda- ünlüyle başlayan kelimelerin başında y, h ünsüzlerinin türemesi şeklinde görülür:
avlu > havlu, ayva > hayva, elbet > helbet, ücra > hücra; ıldız> yıldız, ırak > yırak, inmek > yinmek.
2. Ünsüz İkizleşmesi
Kelime içinde bir ünsüzün iki defa söylenerek ikizleşmesi olayıdır. Ağızlarda daha çok görülür:
yeddi, sekkiz, dokkuz, eşşek; bilemedim> bilemmedim, sakız > sakkız.
Ünsüz ikizleşmesi, ünsüz türemesinin özel bir türü olarak da değerlendirilebilir.
3. Ses Düşmeleri
Kelimedeki bir veya birkaç sesin dilin ses özelliklerinden kaynaklanan sebeplerle düşmesi olayıdır. Kaybolan sesin kelimedeki yerine göre ve kaybolma şekline göre aşağıdaki şekillerde incelenirler:
a) Ön Ses Düşmesi: ısı+cak > sıcak.
b) Orta Hece Ünlüsünün Düşmesi
Orta hecenin vurgusuz olması sebebiyle, özellikle ğ, r, y, z zayıf ünsüzlerinin yanındaki ünlünün düşmesi olayıdır:
ızı > ağzı, boyunum> boynum, buradan > burdan, buyuruk > buyruk, dirilik > dirlik, gazete > gazte, kıvırım > kıvrım, oğulu > oğlu, satılık > satlık, yalınız > yalnız, yanılış > yanlış.
c) Ünsüz Düşmesi
Seslerin birleşmesi sırasında söyleyiş güçlüğü veya zayıf sesler   (g, h, n, l, r, y, z) sebebiyle bir ünsüzün düşmesi olayıdır:
büyük+cek > büyücek, ufak+rak > ufarak; kağan > kaan, soğan > soan, soğuk > souk, uğur > uur; yapurgak > yaprak; çift > çif, bir daha> bi daha, geliyor > geliyo.
ç) Hece Düşmesi
Peş peşe gelen ve sesleri birbirine benzeyen hecelerden birinin düşmesidir:
alıyor (<ala yorır), başlayım (<başlayayım), budur (<bu durur), pazartesi (<pazar ertesi), söyleyim (<söyleyeyim).
d) Tekleşme
Genellikle alınma kelimelerdeki aynı cinsten ve yan yana bulunan iki ünsüzden birinin dilin ses özelliğine uyarak düşmesidir:
Edebiyyat > edebiyat, hammâl > hamal, kemmiyyet > kemiyet, medeniyyet > medeniyet.
e) Ünlü Birleşmesi
İlki ünlüyle biten, ikincisi ünlüyle başlayan ve her zaman birlikte kullanılan birleşik kelimelerde, peş peşe gelen ünlülerin kaynaşarak bir ünlü hâline gelmesiyle ortaya çıkan ses olayıdır:
bulamaç (<bulama+aş), cumartesi (<cuma+ertesi), Delorman (<Deli orman), kahvaltı (<kahve+altı), nasıl (<ne+asıl) niçin (<ne+için).
f) Hece Kaynaşması
ğ, h, y zayıf ünsüzleri bazen iki ünlü arasında eriyerek kaybolur, kalan iki ünlü kaynaşarak tek ünlü olur. Dolayısıyla bir hece eksilmiş olur:
âbi (< ağabey), ayol (< ay oğul), eczâne (< eczahane), eyvallah (< eyi vallah), pastane (< pastahane), peki (< pekiyi).
4. Yer Değiştirme (Göçüşme)
Kelimedeki iki ünsüzün yer değiştirmesi şeklinde ortaya çıkan ve ağızlarda çok görülen bir ses olayıdır:
gibi-bigi, cereyan-ceyran, çömlek-çölmek, ekşi-eşki, gömlek-gölmek, ileri-ireli, kibrit-kirbit, kirpi-kipri, kirpik-kiprik, köprü-körpü, lanet-nalet, memleket-melmeket, Meryem-Meyrem, ödünç-öndüç, öğrenmek-örğenmek, sarımsak-samırsak, toprak-torpak, yalvarmak-yavralmak, yüksek-yüsgek.
Bu örneklerde birinci şekiller doğru, ikinciler yanlıştır.
5. Benzeşme (Asimilasyon)
Kelime içinde bir araya gelen seslerden birinin diğer sesi kendisine benzetmesi demek olan benzeşme, Türkçede çok görülen ses olaylarından biridir. Benzeşme, yan yana gelen sesler arasında olabileceği gibi uzakta olan sesler arasında da mümkündür.
Türkçenin ses kurallarının çoğu, benzeşmeyle yakından ilgilidir. Bunlardan en önemlileri ses uyumlarıdır. (Ses uyumları konusu yukarıda anlatıldığı için burada tekrar edilmeyecektir.)
Benzeşme, çeşitli şekillerde görülür:
a) İlerleyici Benzeşme
Önceki ünsüzün, sonraki ünsüzü kendine benzettiği benzeşmedir:
anlamak > annamak, bunlar> bunnar, karanlık > karannık, nişanlı > nişannı, samanlık > samannık, yazsınlar > yazsınnar.
b) Gerileyici Benzeşme
Sonraki ünsüzün, önceki ünsüzü kendine benzetmesi olayıdır:
aramazsan > aramassan, birlikte > billikte, gözsüz > gössüz, kalmazsa > kalmassa, tarla > talla, terli > telli, türlü> tüllü.
c) Oluşum Noktası Benzeşmesi
Kelime içinde yan yana bulunan ünsüzlerden birinin diğerini kendi oluşum noktasına çekmesi olayıdır: Anbar, onbaşı, çarşanba, penbe, perşenbe kelimelerindeki b dudak ünsüzü yanındaki n’yi kendi oluşum noktasındaki bir diğer dudak ünsüzü olan m’ye çevirerek kelimelerin ambar, ombaşı, çarşamba, pembe, perşembe şekline dönüşmesine sebep olmuştur.
6. Ses Değişmeleri
Bir sesin başka bir sese dönmesiyle ilgili ses olayları şunlardır:
a) Orta Hece Ünlüsünün Değişmesi (Ünlü Daralması)
Orta hecenin vurgusuzluğu ve y sesinin zayıflığı sebebiyle orta hecedeki geniş ünlünün daralması olayıdır:
başlıyor (<başla-yor), diyor (<de-yor), gülmüyor (<gülme-yor), yiyor (<ye-yor).
b) Sedalılaşma (Yumuşama)
Kelime sonunda iki ünlü arasında kalan p, ç, t, k sedasız seslerinin sedalılaşarak b, c, d ve g’ye dönmesidir:
çorap+ı > çorabı, genç+i > genci, kanat+ı > kanadı, konak+a > konağa.
Tek heceli kelimelerin çoğunda ve sedalılaşma olduğunda anlamı değişecek kelimelerde yumuşama olmaz: atı, haçı, saça, suçu, otu.
c) Aykırılaşma
Birbirine benzeyen veya aynı olan iki ünsüzden birinin başkalaşmasıdır:
ahçı (<aşçı); aktar (<attar), muşamba (<muşamma).
Bunların dışında da ses değişiklikleri vardır:
inmek - enmek, demek dimek, yemek - yimek (e - i); börek - bürek, büyük böyük, güzel - gözel (ö - ü); kuş - guş, koyun - goyun (k - g); parmak - barmak, pastırma - basdırma (p - b); ben - men, binmek - minmek, boncuk - muncuk (b - m); ögmek - öğmek - övmek, dögmek - döğmek - dövmek, (g-v); kogmak-koğmak-kovmak (ğ-v); tag dağ (t-d).
Yukarıda sıralanan ses olaylarından bazıları ağız özelliklerinden kaynaklanır ve sadece söyleyişle ilgilidir. Bu kelimelerde görülen ses olayları, yazı diline yansıtılmaz. Konuşma diliyle yazı dilinin birbirine mümkün olduğu kadar yaklaştırılması, söyleyişe ait bu özelliklerin kültür diline, ortak dile taşınmamasıyla sağlanacaktır.
Türkçenin ses özellikleri iyi bilinmekle herhangi bir kelimenin Türkçe olup olmadığı kolaylıkla ayırt edilebilir. Ana dile sahip çıkma bilinciyle anlamdaş kelimelerden Türkçe olanları seçmek de kolaylaşır. Ses ve yapı özelliklerine göre Türkçe olan kelimeler kullanmaya özen gösterilmelidir.

Uyarılar
1. Dildeki bu ses olaylarından sadece söyleyişte kalanlarla yazı diline geçenler arasındaki farklara dikkat ediniz: ombaşı - onbaşı, İstambul - İstanbul, gelcekler - gelecekler, barmak - parmak, bilmeyor - bilmiyor vb. örneklerde olduğu gibi.
2. Ses özellikleri ve ses olaylarının kelimelerin yazımıyla doğrudan ilgili yönlerine bilhassa dikkat edilmelidir: trend - tirend, spor - sipor, uğur - uur, biçki - biçgi, içki - işgi, gazete - gaste / gazte, memleket - melmeket, sütçü - südcü, işçi - içci, çift - çif gibi örneklerde önce yazılanlar doğru, sonrakiler yanlıştır.
3. babası, altışar gibi örneklerdeki s, ş ünsüzleri koruyucu ünsüz (yardımcı ses) değildir.

SÖZÜN ÖZÜ
Ses bilgisi dilin temelini oluşturduğu için dilin ses özellikleri iyi bilinmelidir. Türkçe kelimelerle başka dillerden Türkçeye giren kelimeleri ayırt etme ses özelliklerini bilmekle mümkün olacaktır. “Türkçenin ses özelliklerine uymayan kelimelerin hepsi dilden atılmalıdır.” şeklinde bir iddia olamaz. Ancak, son zamanlarda batı dillerinden (özellikle İngilizceden) Türkçeye giren kelimeler, henüz tam anlamıyla yerleşmeden Türkçenin ses yapısına da uygun olarak önerilen Türkçe kelimeleri kullanma konusunda dil bilinci kazanılmalıdır. Türkçesi olan kelimelerin ısrarla orijinalini (!) kullanmak dil açısından son derece yanlıştır.
Vaktiyle Arapça, Farsça ve diğer dillerden Türkçeye giren kelimelerin pek çoğu kısmen de olsa zaman içinde Türkçenin ses yapısına uydurularak Türkçeleştirilmiştir. Bu türdeki kelimeleri “kökeni yabancıdır” diye dilden atmanın mantıklı bir gerekçesi de olamaz: Câmeşuy Farsça, çamaşır Türkçedir.
Bu bölümle ilgili özellikle bilinmesi gerekenler aşağıya özetlenmiştir:
Harf, sesin yazıdaki işaretidir. Resmî alfabede dildeki seslerin hepsi gösterilmez. Kelimeler sözlüklerde alfabedeki sıraya göre düzenlenir.
Ünsüzler, Türkçenin ses özelliklerine uygun olarak be, ce, de, fe, he, le, me, ne... biçiminde söylenmelidir.
Büyük ünlü uyumuna uymayan bir kelimenin küçük ünlü uyumuna uyması mümkün değildir.
Türkçede bulunmayan seslerin kelimedeki yerine dikkat ediniz: “Türkçede m sesi bulunmaz.” ifadesi yanlıştır. Türkçede m sesi vardır. Ancak, m sesi kelime başında bulunmaz.
Ses olaylarından yazıda gösterilmeyenlere özellikle dikkat edilmelidir: Yalınız > yalnız kelimesindeki orta hece ünlüsünün düşmesi yazıda gösterilir ama yanlız şeklindeki yer değiştirme hem söyleyiş hem yazı için yanlıştır.
Ses olaylarından yazım ile ilgili olanlara özellikle dikkat edilmelidir: bekleyor > bekliyor, bunnar - bunlar, sınıfda - sınıfta, bi defa - bir defa, sekkiz - sekiz, yemekane - yemekhane... vb.
ç, ı, ş, ö, ü harfleri Türkçeye özgü harflerden olduğu için Türkçe harfleri desteklemeyen internet ortamında geçersiz işaret sayılmak-tadır.
Türkçenin hece yapısı ve hece çeşitleri iyi bilinmeli, kelimeler hecelerine yanlış yerlerden bölünmemelidir.
Yanlış vurgunun anlamı değiştirebileceği unutulmamalıdır.


2013-2024 © Türk Dili - Doç. Dr. Ahmet KAYASANDIK
Facebook'ta paylaş
İçeriğe dön