Çekim Ekleri - ...:: TÜRK DİLİ ::... Dil Bilgisi, Kompozisyon Konuları ve Sunuları, Kaynaklar

İçeriğe git

Çekim Ekleri

DİL BİLGİSİ
ÇEKİM EKLERİ
İSİM ÇEKİMİ EKLERİ
  1. ÇOKLUK EKİ
  2. SORU EKİ (EDATI)
  3. İYELİK EKLERİ
  4. HÂL EKLERİ
FİİL ÇEKİMİ EKLERİ
  1. KİŞİ EKLERİ
  2. BİÇİM VE ZAMAN (KİP) EKLERİ
FİİL ÇEKİMİ
I. FİİLLERİN BASİT ÇEKİMİ
A. BİLDİRME KİPLERİ
  Görülen Geçmiş Zaman
  Öğrenilen Geçmiş Zaman
  Şimdiki Zaman
  Gelecek Zaman
  Geniş Zaman
B. TASARLAMA KİPLERİ
  Dilek Kipi
  Gereklilik Kipi
  İstek Kipi
  Emir Kipi
EK-FİİL
II. FİİLLERİN BİRLEŞİK ÇEKİMİ
  Hikâye Birleşik Zamanı
  Rivayet Birleşik Zamanı
  Şart Birleşik Zamanı
Katmerli Birleşik Çekim
ÇEKİM EKLERİ

İsimler ve fiiller aldıkları yapım ekleriyle kelime kökü olmaktan çıkıp gövde hâline geçince yapım eklerinin görevi tamamlanmış olur. Yapım ekleri, kelimenin diğer kelimelerle ilgi kurmasında görev almazlar. Dilin varlık olarak ortaya çıkması için kelimelerin birbirleriyle ilgi kurarak bir ilişkiye girmesi gerekir. Türkçede bu işlevi çekim ekleri yerine getirir. Çekim ekleri, isim ve fiillerin diğer kelimelerle ilgisini kuran, dile işleklik kazandıran eklerdir.
Çekim eklerine ait şu özelliklerin bilinmesinde yarar vardır:
Yapım ekleriyle karşılaştırıldığında çekim eklerinin kullanım alanı sınırsız olduğu için bu ekler çok işlektir. Yağmur kelimesindeki yapım ekinin birkaç örnekle sınırlı olmasına karşılık mesela, isim çekimi eklerinden yönelme hâlinin eki bütün isimlere getirilebilir.
Çekim eki, kelimeye yeni anlamlar katmaz, onun diğer kelimelerle ilgi kurmasını sağlar.
Yapım eklerinden önce çekim ekleri gelemez. İçtenlik, gündelik, ondalık, toptan gibi birkaç örnekte kalıplaşma vardır.
Çekim ekleri, kelimenin yapısında değişikliğe yol açmaz, bu ekleri alan bir kelime türemiş kelime sayılmaz.
Birkaç çekim eki (-yor, -ki) dışında, çekim ekleri genellikle ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar.
Bir kelimeye aynı cinsten iki çekim gelemez. Mesela, bir ismin hem belirtme hâli eki hem bulunma hâli eki alması gibi bir durum söz konusu olmaz. Bir-i-si, hep-i-si, kim-i-si örneklerinde peş peşe iyelik eki gelmesinin sebebi, ilk eklerin kelimeyle kalıplaşmış olmasındandır.
Yapım eklerinde olduğu gibi çekim eklerinde de isme gelen çekim ekleri fiile; fiile gelen çekim ekleri isme gelmez. Sıra-m, sevdi-m örneklerindeki gibi yazılışları aynı olanların bile adları ve görevleri farklıdır. (Sıra-m, kelimesindeki -m eki, teklik 1. kişi iyelik eki olup sıranın sahibini gösteriyor; sevdi-m kelimesindeki -m eki ise teklik 1. kişi eki olup sevme işinin kim tarafından yapıldığını belirtiyor.)
Çekim eklerinden zamanla çekim eki görevinden çıkıp yapım eki hâline gelenler vardır: Eşitlik hâli eki -ca -ce; -ça, -çe (alaca, delice, kısaca, kolayca, sadece), eski Türkçedeki yön hâli eki -ra, -re ise sonra, taşra gibi örneklerde kalıplaşmıştır.
Sağlam cümleler kurmada dikkat edilmesi gereken özelliklerden biri de cümleyi oluşturacak kelimeler arasındaki ilgiyi, çekim ekleriyle usulüne uygun olarak kurmaktır. Bu sebeple çekim eklerinin işlevleri tam olarak kavranmalıdır.
Çekim ekleri, isim ve isim soyundan kelimelere gelen isim çekimi ekleri ve fiillere gelen fiil çekimi ekleri olmak üzere iki çeşittir:
İsim çekimi ekleri, isimleri fiillere veya isimleri isimlere bağlamak suretiyle kelimeler arasında geçici ilgiler kuran eklerdir.

İSİM ÇEKİMİ EKLERİ VE İSİM ÇEKİMİ
İsimler ve isim soyundan kelimelerin çekiminde işlek olarak kullanılır. Çokluk eki, soru eki, iyelik ekleri ve hâl ekleri olmak üzere dört gruptur.

1. ÇOKLUK EKİ (-lar, -ler)
Çokluk eki kelimeler arasında bir ilgi kurmaz. İsmin karşıladığı nesnenin ya da kavramın sayısının birden fazla olduğunu gösterir:
ağaç-lar, çocuk-lar, soru-lar, sokak-lar, düşünce-ler, güzel-ler, öğrenci-ler vb.
Özbekler, Türkler, Ruslar; Konyalılar, köylüler gibi boy, millet ve yer adlarından sonra gelen -lar,-ler eki topluluk ve genelleme kavramı verir.
Kişi adlarından ve akrabalık bildiren isimlerden sonra getirilen -lar, -ler eki, -gil eki görevinde topluluk ve aile kavramı verir:
Bahadırlar, Betüller, Yiğitler; annemler, dayımlar, teyzemler.
Tanınmış kişilerin adlarından sonra kullanılan çokluk eki, çokluk kavramıyla birlikte saygı ve benzerlik anlamı da verir:
Fatihler, Mustafa Kemaller, Mimar Sinanlar, Tarık Buğralar.
Çokluk ekiyle kurulan ikilemeler de vardır:
dağlar taşlar, eller ellerde, güzeller güzeli, yıllar yılı.
Teklik olarak kullanılması gereken kelimeler, bazı deyimlerde çokluk ekiyle kullanıldığında abartma anlamı verir:
Dünyalar kadar iş var.
Sıcaklar bastırdı.
Havalar birdenbire değişti.
Ateşler içinde kıvranıyordu.
Uyarı
Fiil çekiminde kip eklerinden sonra gelen -lar, -ler eki, eylemin kişisini gösteren, kişi ekidir. Çokluk anlamıyla fiil çekimlerinin hepsinde kullanılır: gelmeliler, sormuyorlar mı, bildiler, dinleyecekler mi, görmüşlerdi vb.

2. SORU EKİ (EDATI)
Soru eki olan mı, mi, mu, mü isim çekimi eklerinden sonra gelir ve isimleri soru şekline dönüştürür. Edat kaynaklı olan bu ek ünlü uyumlarına uyar ve ister soru anlamı katsın ister katmasın her zaman ayrı yazılır:
Anneniz mi?
Çalışkan mı?
Eve mi?
Doğru mu?
Kitaplarında mı?
Türk mü?
Geldi mi gelmedi mi bilmem.
Filme daldı mı her şeyi unutur.
Soru eki, zaman zaman soru anlamı dışında anlamlar da katar. Böyle anlatımlarda soru işareti kullanılmaz:
İş bitti mi giderim. (zaman)
Tatlı mı tatlı. (pekiştirme, abartma)
Param oldu mu araba alacağım. (şart)
Sen de mi Brütüs?! (soruyla birlikte şaşkınlık)
Fiillerin olumlu ve olumsuz soru çekimleri de soru ekiyle (edatıyla) yapılır:
Öğrendiniz mi?
Okuyacak mısınız?
Bilmeli miyim?
Düşüncemi söylemeyeyim mi?
(Bu ekin (edatın) ayrı bir kategoride değerlendirilmesi daha uygun olabilir.)

3. İYELİK EKLERİ
İyelik (sahiplik) ekleri, isimlerin karşıladığı nesnelerin bir kişiye veya nesneye ait olduğunu gösteren eklerdir. İsimden sonra gelen iyelik eki, o ismin veya nesnenin sahibinin kim ya da ne olduğunu gösterir.
(benim) öğrencim örneğinde özel bir anlam vurgulanmak istenmiyorsa benim sözünü kullanmaya gerek yoktur. Çünkü öğrencim kelimesinin sonundaki teklik 1. kişi iyelik eki (-m), öğrencinin kimin öğrencisi olduğunu belirtmektedir.
İyelik ekleri ve çekimleri şöyledir:

T.1.(Benim)    - m,-˚m                     köy-ü-m
T.2.(Senin)      -˚n                           köy-ü-n
T.3.(Onun)      -ı (-i,-u,-ü) -sı (-s˚)   köy-ü, araba-sı
Ç.1.(Bizim)     -m˚z, -˚m˚z            köy-ü-müz
Ç.2.(Sizin)      -n˚z, -˚n˚z                köy-ü-nüz
Ç.3.(Onların)  -ları, -leri                köy-leri

Teklik ve çokluk üçüncü kişilerde iyelik eki, hem kişileri hem de isimleri göstererek isim tamlaması adını verdiğimiz kelime grubunu kurar:

dönem-in orta-sı, öğrenci-nin çalışkan-ı, o-nun araba-sı, gül-ün koku-su; seçmenler-in istek-leri, kitaplar-ın sayfa-ları, işçi-nin dilek-leri, arabalar-ın reng-i gibi.
Üçüncü kişi iyelik eklerinden sonra, isim hâl eklerinden biri gelirse araya n koruyucu ünsüzü girer. Hâl ekinden önce n koruyucu ünsüzü varsa önceki ekin iyelik eki olabileceği unutulmamalıdır:
araba-sı-n-ı, ev-leri-n-de, köy-ü-n-ü, sevgili-si-nin.
Aitlik Eki (-ki)
Ünlü uyumlarına uymayan ve çoğu zaman bulunma hâli ve ilgi hâli ekiyle kalıplaşan bu ek, isim soylu kelimelere gelerek iyelik, aitlik kavramı verir. Çekim eklerinden sonra geldiği, iyelik ekleri gibi n koruyucu ünsüzünü aldığı ve aitlik gibi ikinci bir iyelik işlevini yerine getirdiği için bu ek, ikinci bir iyelik eki olarak kabul edilebilir: akşamki, bugünkü, deminki, önceki, öteki, şimdiki, yukarıki; benimki, onunki, seninki, şunlarınki; bahçedeki (ağaç), dışarıdaki (hava), bendeki (talih), sendeki (kitap) gibi.

4. HÂL EKLERİ
Cümlede isimleri isimlere, fiillere bazen de edatlara bağlayarak isimlerin diğer kelimelerle ilgisini kurmaya yarayan asıl çekim ekleridir. İsimler, bu eklerle başka kelime veya kelime gruplarıyla ilgiye girerler. Bu ilgiden ismin yalın olarak veya ek alarak bulunduğu durum ortaya çıkar. Buna ismin hâlleri veya ad durumları denir.
a) Yalın Hâl
İsim ve isim görevindeki kelimelerin taşıdıkları kavramları gösteren, ø ekli bir çekim biçimidir. İsimlerin teklik, çokluk, iyelik ve soru biçimleri yalın hâldir:
ağaç, köylü, bitkiler, sevgimiz, bilgisayar mı? gibi.
Yalın hâldeki isimler, yüklemi (ya da eylemi) yapan veya olan unsur olarak cümlede özne görevinde bulunurlar:
Kitaplarım Mustafada kaldı.
İğde kokusu odayı doldurdu.
Kedi saatlerce miyavladı.
Yalın hâldeki isimler bundan başka çekim edatlarıyla kurulan edat gruplarında isim unsuru olurlar:
dev gibi, dünya kadar, hatır için, pekmez ile.
b) Belirtme Hâli
İsimlere ve isim soylu kelimelere getirilen belirtme hâli eki, isimleri geçişli fiillere bağlayarak onların taşıdığı kavramı belirtir. Belirtme hâli eki, ünlü uyumuna göre -ı, -i, -u, -ü’dür. Ünlüyle biten isimlerde araya -y- koruyucu ünsüzü girer: bal-ı, dil-i, soy-u, gün-ü; saygı-y-ı, bilgi-y-i, soru-y-u, görgü-y-ü.
Bu, şu, o zamirlerinin belirtme hâliyle çekimi; bu-nu, şu-nu, o-nu biçimindedir.
Bu eki alan isimler, cümlede kimi, neyi sorularına cevap olarak nesne görevinde bulundukları için bu hâle, nesne hâli de denmektedir. Ev-i (temizledi), pencere-y-i (açıyor), konu-y-u (bitirdi), Ayşe-y-i (arıyor) örneklerine dikkat edilirse eylemin bir nesne üzerinde gerçekleştiği görülür.
Belirtme hâli ekiyle kurulmuş ikilemeler ve deyimler de vardır: çoluğu çocuğu geçindirmek, evi barkı satmak, elini eteğini çekmek, huyunu suyunu bilmek, tası tarağı toplamak.
Belirtme hâlinin kimi, neyi, nereyi sorularına cevap olduğu unutulmazsa bu ek ünsüzle biten isimlerde 3. kişi iyelik ekleriyle karıştırılmaz:
Türk Yıldızları geçiyor. (iyelik eki) Yıldızları seyrediyor. (belirtme hâli eki)
c) Yaklaşma Hâli
Yaklaşma hâlinin eki -a, -edir. Ünlüyle biten isimlerde araya -y- koruyucu ünsüzü girer: boğaz-a, sağ-a, siz-e, şeker-e; Ankara-y-a, tahta-y-a, Bilge-y-e, gölge-y-e, türkü-y-e. 3. teklik veya çokluk kişi iyelik eklerinden sonra yaklaşma hâli eki gelirse diğer hâl eklerinde olduğu gibi araya -n- koruyucu ünsüzü girer: kapının kolu-n-a, babası-n-a, kendisi-n-e gibi.
Eylemin yönünü gösteren ve yaklaşma ifade eden bu hâl eki isimleri fiillere, bazen de edatlara bağlar: Deftere baktı. Yaz tahtaya bir daha. Bize güveniyor, öğretmene göre, her şeye rağmen, sınava kadar... Bu örneklerde olduğu gibi edatlarla birlikte yaklaşmayı, yönelmeyi kuvvetlendirerek fiile bağlama görevini üstlenir.
Kişi ve işaret zamirlerine yaklaşma eki geldiği zaman kök ünlüsü bazen değişir: bana, sana, ona, bize, size, onlara; buna, şuna, ona, bunlara, şunlara, onlara.
Yükleme veya eyleme sorulan kime, nereye, neye sorularına cevap olan yaklaşma hâlindeki kelime veya kelime grubu cümlede dolaylı tümleç (yer tamlayıcısı) olur:
Kim e söylüyorsunuz?   - Gülşene söylüyorum.
Kalemi nere y e bıraktın?   - Masanın üstü n e bıraktım.
ç) Bulunma Hâli
İsmin kendisinde bulunma ifade eden eylemlerle ilgisini gösteren hâlidir. İsimlere getirilen -da, -de; -ta, -te ekiyle yapılır. Herhangi bir yerin, nesnenin, kavramın veya kişinin yanında, yakınında, altında, üstünde, sağında, solunda, içinde... bulunma, kalma bildirir: dağ-da, internet sayfası-n-da, Konyada, sonbahar-da, televizyon-da, bahçe-de, gazete-de,   güneş-te, köy-de, kendisi-n-de, siz-de, Yaseminde, sınıf-ta, mayıs-ta, beş-te.
Yükleme veya eyleme sorulan kimde, nerede sorularına cevap olan bulunma hâlindeki kelime veya kelime grubu cümlede dolaylı tümleç olur:
Kim de para var?                 - Bayındırda para var.
Nere de okuyorsunuz?       - Selçuk Üniversitesi-n-de okuyorum.
Bulunma hâli eki, zaman anlamı taşıyan isimlere gelince o zamanın içinde bulunma anlamını verir. Böyle olunca bulunma hâlindeki isim, cümlede dolaylı tümleç değil zaman bildiren zarf tümleci olur:
Dersler, saat 08.30da başlıyor.
Üniversiteyi 23 yaşında bitirdi.
Bugüne kadar haziranda kar yağdığını görmemiştim.
“Suyu bir nefeste içti. Bir görüşte âşık olmuş. Ne mal olduğunu bir bakışta anlar.” gibi örneklerde de bulunma hâlindeki isim, zarf tümleci görevindedir.
Bulunma hâli eki eldeci, geçende, gözde, gündelik, ondalık, sözde, yerinde, yüzdelik örneklerinde kalıplaşmış olarak yapım eki işlevindedir.
Bu hâl ekiyle kurulmuş tamlamalar, bulunma grupları, ikilemeler ve deyimler de vardır: minare boyunda kavak, ceviz iriliğinde dolu, manda kuvvetinde pehlivan, bilek kalınlığında su; geçmişte bugün, yükte hafif, pahada ağır, işinde uzman, beşte bir; ayda yılda, elde avuçta, kıyıda köşede, sağda solda; burnu havada olmak, gözü dışarıda olmak, eli işte gözü oynaşta olmak, kız beşikte çeyiz sandıkta, teşbihte hata olmasın vb.
d) Ayrılma Hâli
İsimlere getirilen -dan, -den; -tan, -ten ekiyle yapılan bu hâl, ismin kendisinden ayrılma, çıkma, geçiş, uzaklaşma... ifade eden fiillerle ilgisini gösterir: ev-den (geliyorum), kimya bölümü-n-den (mezun oldu), tren Konyadan (geçiyor), balkon-dan (düştü).
Yükleme veya eyleme sorulan kimden, nereden (neden) sorularına cevap olan ayrılma hâlindeki kelime veya kelime grubu cümlede dolaylı tümleç olur:
Kim den öğrendin?           - Serpilden öğrendim.
Nere den geliyorsun?       - Ev den geliyorum.
Ayrılma hâlindeki kelimeler, yüklemi veya eylemi her zaman buradaki işleviyle tamamlamadıkları için cümlede her zaman dolaylı tümleç olmazlar. -dan, -den; -tan, -ten ekini alan isim aşağıdaki işlevlerde de kullanılabilir:
Dolayısıyla, sebebinden, yüzünden anlamında zarflar yapar:
Soğuktan dışarıya çıkamadık. (Soğuk sebebiyle, soğuk yüzünden)
Yorgunluktan bayıldı.
Sevinçten yerinde duramıyor.
Zaman anlamı taşıyan zarflar yapar:
Akşamdan uyumuş.
Aniden düşmüş.
Sıfat görevli kelimeler yapar:
sıradan adam, sudan bahane, tülden gelinlik; toptan satış, uzaktan akraba, gümüşten kolye.
İkilemeler kurduğu gibi bazı deyimlerde de kullanılır:
Aydan aya, daldan dala, havadan sudan, sazdan samandan, sağdan soldan, dereden tepeden; sonradan görme, elden çıkarmak.
Birazdan, candan, neden, yüzden, toptan, hiçten, içten örneklerinde kalıplaşmıştır.
e) İlgi Hâli
Bir ismin başka bir isimle (bazen edatla ve fiille) ilgisini gösteren hâlidir. İlgi hâli ın   -in, -un, -ün ekiyle yapılır. Ünlüyle biten isimlerden sonra -su ve ne (su-y-un, ne-y-in) kelimeleri dışında- ünlü uyumuna göre -nın, -nin, -nun, -nün eki gelir:
duvar-ın, bilim-in, son-un, gün-ün;Konya-nın, çizgi-nin, kamu-nun, örgü-nün gibi.
İsimleri ve zamirleri iyelik eki almış diğer bir isme bağlayarak isim tamlaması ve iyelik grupları kurar: Selmanın annesi, öğrencinin çalışkanı, su-y-un sesi, çiçeğin kokusu, arabaların gürültüsü; senin sevgin, benim düşüncem, bizim çabalarımız. (Teklik ve çokluk 1. kişi zamirlerine getirilen ilgi hâli eki nazal benzeşme yoluyla m olur: ben- iñ > benim, biz-iñ >bizim)
İsimleri ve zamirleri fiillere bağlar: (bu bilezik) Gökçeninmiş, (kitabım) senin olsun, (bütün güzellikler) sizin olsun.
Zamirleri çekim edatlarına bağlayarak edat grupları kurar: benim gibi, sizin kadar, bizim için, sizin ile.
Bahçe kapısı, erkek gömleği, dayısı kızı, baba adı gibi örneklerde ilgi hâli eki kullanılmasa da bu ek varlığını hissettirir.
Eşitlik Hâli, Yön Gösterme Hâli, Vasıta Hâli
Çocukça, aylarca, yaşça; bence, erkekçe, güzelce gibi örneklerdeki eşitlik hâli (-ca, -ce; -ça, -çe) eki, aslında çekim ekliğini neredeyse yitirmiş; eşitlik, benzerlik, görelik, süreklilik anlatmak, miktar anlatmak gibi işlevler kazanmıştır. Dışarı, içeri, ileri, sonra, üzeri, yukarı gibi örneklerdeki eski yön gösterme hâli (-ra, -re; -arı, -eri) eki ve ansızın, durmaksızın, güzün, kışın, yazın, yayan gibi örneklerdeki eski n vasıta hâli eki, günümüzde çoğu örnekte kalıplaşmıştır. -la, -le vasıta hâli eki ise ile edatının ek şeklinde yazılmasıyla ortaya çıkmıştır. Ancak tam olarak ekleşme olmadığı için -la, -le’ye vasıta hâli eki demek yanlış olur.
Bir isim, aynı türden olmamak şartıyla birden fazla isim çekimi eki alabilir. Bu durumda ekler, şu sırayı takip eder:
İsim + iyelik eki + hâl eki + (aitlik eki) + çokluk eki + soru eki
Ev         iniz              de                ki                 ler                 mi?

FİİL ÇEKİMİ EKLERİ VE FİİL ÇEKİMİ
Türkçede fiiller, her zaman çekimli biçimler hâlinde bulunurlar. Tek başına kullanılmayan fakat anlamı olan fiiller, kullanım alanına kişi ekleri, biçim ve zaman ekleriyle çıkarlar.

1. KİŞİ EKLERİ
Kişi ekleri, fiil çekiminde biçim ve zaman eklerinden sonra gelerek fiillerdeki hareketi, zamana (veya biçime) göre bir kişiye bağlayan eklerdir.

KİŞİLER               1. GRUP    2. GRUP    3. GRUP
Teklik 1. kişi        -˚m              -˚m          -ayım, -eyim
Teklik 2. kişi        -s˚n             -˚n            - ø
Teklik 3. kişi          -                 -               -s˚n
Çokluk 1. kişi       -˚z               -k             -alım, -elim
Çokluk 2. kişi       -s˚n˚z         -n˚z          -˚n / -˚n˚z
Çokluk 3. kişi       -lar, -ler      -lar, -ler    -s˚nlar, - s˚nler

Birinci gruptaki kişi ekleri zamir kaynaklı olup öğrenilen geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman, istek kipi ve gereklilik kipi çekimlerinde kullanılır. İkinci gruptaki ekler iyelik kaynaklı olup görülen geçmiş zaman ve şart çekiminde kullanılır. Üçüncü gruptaki kişi ekleri ise emir kipinin çekiminde kullanılır.

2. BİÇİM VE ZAMAN EKLERİ (KİP EKLERİ)
Biçim ve zaman ekleri, fiil kökü veya gövdesinin bildirdiği eylemi biçime ve zamana bağlayan eklerdir. Bunlara kip ekleri de denir. Fiilin zaman ve anlam özelliğine göre biçimlenmesi, kullanım alanına çıkması, kişilere bağlanması bu eklerle gerçekleşir. Bütün fiil çekimlerinde biçim ifadesi olduğu hâlde zaman ifadesi sadece eylemin yapıldığı zamanı haber veren bildirme kiplerinde vardır. Demek ki zaman ekleri, eylemin hangi zaman diliminde geçtiğini bildirmekte; biçim ekleri de eylemin yapılış şeklini göstermektedir.
Bildirme Kipleri
Yapılan veya yapılacak eylemin hangi zaman dilimi içinde gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini bir zaman kavramıyla (görülen geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman) bildiren fiil şekilleridir.
Tasarlama Kipleri
Zaman anlamı taşımayan; tasarlamanın şart, istek, gereklilik ve emir biçiminde yapıldığını bildiren kiplerdir.

FİİL ÇEKİMİ
Fiil çekimi, fiil kökleri veya gövdelerine dilde işleklik kazandırma sebebiyle belli bir düzen içinde kip ve kişi eklerinin getirilmesidir. İsimlerden farklı olarak fiiller, dilde her zaman çekimli hâlde bulunur.
Bir fiil, basit ve birleşik kiplerde olumlu, olumsuz, olumlu soru ve olumsuz soru olmak üzere dört şekilde çekimlenebilir:
Oku du m  (Olumlu)
Oku
du m mu?  (Olumlu soru)
Oku
ma m  (Olumsuz)
Oku
ma m mı?  (Olumsuz soru)
Oku du m mu?  (Olumlu soru)

Türkiye Türkçesinde fiil çekiminde şimdiki zaman eki -yor dışında biçim, zaman, soru ve kişi ekleri ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar.
Fiillerin olumsuz çekimlerinde kullanılan -ma, -me eki, fiile olumsuz anlam katan, fiilden fiil yapma ekidir. Fiil çekimlerinin soru şekli mı, mi, mu, mü ekiyle yapılır ve ayrı yazılır: geldi mi?, gidiyor muyuz? gibi.
Fiil çekiminde kullanılan değil edatı da ikinci bir olumsuzluk unsuru olarak değerlendirilebilir:

Okuyacağım değil.
Yorulduk değil.
Unutacak değilim. = Unutmayacağım.
Fillerin basit zamanlı ve birleşik zamanlı olmak üzere iki türlü çekimi vardır:

I. FİİLLERİN BASİT ÇEKİMİ
Basit çekim, fiil kökü veya gövdesinin biçim veya zaman eki alarak kişi ekine bağlanmasıyla yapılan çekimdir:
Fiil kökü veya gövdesi + biçim veya zaman eki + kişi eki
       Çalış                                   tı                                   k

Fiillerin basit çekimleri, bildirme kipleri ve tasarlama kipleri olmak üzere iki grupta yapılır:

A) BİLDİRME KİPLERİ

Bildirme kipleri, eylemin zamanını bildiren zaman eklerine kişi eklerinin getirilmesiyle yapılır. Fiillerin zaman bildiren bütün çekimleri, biçim bakımından bildirme kipleri başlığı altında toplanır.
GÖRÜLEN (-DİLİ) GEÇMİŞ ZAMAN
Fiil kökleri veya gövdelerine, eylemin geçmiş zamanda kesin olarak yapıldığını bildiren -dı -di, -du, -dü; -tı, -ti, tu, -tü kip ekinin getirilmesiyle yapılır. Bu kip, eylemin anlatanın kesin bilgisi dâhilinde, önceden yapıldığını ve bittiğini bildirir:
Sınava iyi hazırlanmadı. (Ben biliyorum, gördüm.)
Bilgi şöleni, saat 15.00te bitti. (Ben oradaydım.)
Türkler İstanbulu 29 Mayıs 1453te fethetti. (Ben orada değildim, görmedim ama bu olay belgeyle sabittir.)
18 Ocak 1964te doğdum. (Ben olaya şahit değilim ama hastane raporları, nüfus kayıtları gibi belgeler bunu doğruluyor. Bu yüzden “1960ta Adanada doğmuşum.” gibi ifadeler yanlıştır. Doğum, rivayet değil gerçektir.)
Görülen geçmiş zamanın kişilere göre, olumlu çekimi şöyledir:
(ben) oku du m    (biz) oku du k
(sen) oku du n      (siz) oku du nuz
(o)     oku du      (onlar) oku du lar

ÖĞRENİLEN (-MİŞLİ) GEÇMİŞ ZAMAN
Fiil kökleri veya gövdelerine, eylemin anlatılan, öğrenilen, belirsiz geçmiş zamanda yapıldığını bildiren -mış -miş, -muş, -müş kip ekinin getirilmesiyle yapılır. Bu zamanda olay, konuşanın gözü önünde, bilgisi dâhilinde olmamıştır. Konuşan başkasından duyduğunu, öğrendiğini anlatmaktadır. Görülen geçmiş zamanda eylemin tamamlanmasıyla ilgili olarak söyleyen tarafından bildirilen bir kesinlik varken öğrenilen geçmiş zamanda bu kesinlik olmadığı gibi kullanım biçimine ve vurguya göre farklı anlamlar da ortaya çıkabilir:
Dilek, dün Ankaraya gitmiş.(Haberim yok, başkasından öğrendim.)
Yorgunluktan bir ara sızmışım. (Farkında değilim.)
Bak bak! Kirazlar çiçek açmış. (şaşma, şaşırma)
Osmana sorarsan, en çok o çalışmış! (şüphe veya alay)
Masallar, genellikle bu kiple anlatılır: ...Altı ay, bir güz gitmiş.
Öğrenilen geçmiş zamanın kişilere göre, olumlu çekimi şöyledir:
(ben)  uyu muş um     (biz)   uyu muş uz
(sen)  uyu muş sun     (siz)  uyu muş sunuz
(o)      uyu muş         (onlar)  uyu muş lar

ŞİMDİKİ ZAMAN
Eylemin belirttiği iş veya oluşun, sözün söylendiği anda, şimdi gerçekleştiğini bildiren -yor; -makta, -mekte; -mada, -mede ekleriyle yapılır.
-yor eki ünlü uyumlarına uymaz ve ünlüyle biten fiillerin son ünlüsü, bu ekteki y sesinin etkisiyle daralır: bekle-yor > bekliyor, sor-ma-yor > sormuyor.
Cümlede zaman anlamı taşıyan kelimelerin bulunması veya sözün vurgulu, ezgili söylenmesi hâlinde -yor ekiyle çekimlenen şimdiki zamanlı fiil, şimdiki zaman dışında başka kipleri de ifade edebilir:
Gelecek yıl İngiltereye gidiyorum. (Gelecek zaman bildiriyor.)
On altı yıldır öğretmenlik yapıyorum.(Geniş zaman bildiriyor.)
Bizim takım, her yıl şampiyon oluyor. (Geniş zaman bildiriyor.)
Atatürk, 19 Mayıs 1919da Samsuna çıkıyor. (Görülen geçmiş zaman yerine)
Bu anahtarla kapıyı açıyorsun, masanın üzerinden kitabımı getiriyorsun. (Emir kipi. Kapıyı aç, kitabımı getir.)
-makta, -mekte ekiyle yapılan şimdiki zamanın kullanım alanı yukarıdakine göre biraz daha dardır. Konuşma dilinde daha seyrek kullanılırken yazı dilinde, özellikle yazılı basın dilinde, sıkça kullanılmaktadır. Bu ek, şimdiki zamanın anlam ayrıntısını da gösterir. Eylemin kesin olarak başladığını ve şu anda devam ettiğini bildirir. -makta, -mekte ekiyle yapılan şimdiki zaman için, bu özelliği sebebiyle uzun süren şimdiki zaman terimi de kullanılır. Mesela, “Yarım saat sonra geliyorum.” cümlesinde yarım saat sonra ifadesinden dolayı eylemin henüz başlamadığı, işin gelecekte yapılacağı anlaşılır. Bu cümlede eylem henüz başlamadığı için gel- fiili, eylemin kesin olarak başladığını bildiren gelmekteyim biçiminde çekimlenmez.
-mada, -mede ile yapılan şimdiki zaman çekimi (şimdilik) sınırlıdır.
Şimdiki zamanın kişilere göre olumlu çekimi şöyledir:
(ben) bil i yor um          sor makta y ım          gez mede y im
(sen) bil i yor sun         sor makta sın            gez mede sin
(o) bil i yor                     sor makta (dır)          gez mede (dir)
(biz) bil i yor uz             sor makta y ız           gez mede y iz
(siz) bil i yor sunuz       sor makta sınız        gez mede siniz
(onlar) bil i yor lar         sor makta lar            gez mede ler (dirler)

GELECEK ZAMAN
Eylemde bildirilen işin gelecekte yapılacağını bildiren -acak, -ecek ekiyle yapılır. Teklik ve çokluk birinci kişilerde, ekteki k ünsüzü iki ünlü arasında yumuşayarak ğ olur:
çalış-acak-ı-m>çalış-acağ-ı-m, çalış-acak-ı-z > çalış-acağ-ı-z; bil-ecek-i-m > bil-eceğ-i-m, bil-ecek-i-z > bil-eceğ-i-z.
Ünlüyle biten fiil kökleri ve gövdelerinden sonra gelecek zaman eki gelirse araya -y- koruyucu ünsüzü girer:
yorulma-y-acak-sın, dinle-y-ecek-siniz
Gelecek zamanın kişilere göre olumlu çekimi bugün şöyledir:
(ben)  öğren eceğ im    (biz)  öğren eceğ iz
(sen)  öğren ecek sin    (siz)  öğren ecek siniz
(o)      öğren ecek      (onlar)  öğren ecek ler
Gelecek zamanda çekimlenen fiil, kullanıldığı cümleye gereklilik veya emir anlamı da katabilir:
Biraz önce sizi bir öğrenci aradı.
Doğan olacak. (= Olsa gerek, olmalı. Gereklilik )
Sadece derste anlatılanlarla yetinmeyeceksin. (= Yetinme. Emir )
Elini çekecek misin çekmeyecek misin? (= Elini çek. Emir)

GENİŞ ZAMAN
Eylemin yapıldığı veya yapılacağı zamanı kesin olarak belirtmeyen, bütün zamanları kapsayan bir süreklilik, genişlik bildiren -r (-ºr); -ar, -er ekiyle çekimlenen zamandır.
Geniş zaman çekiminde ünlüyle biten fiil kökleri veya gövdelerinden sonra ve birden fazla heceli tabanlara -r (-ºr) eki getirilir. Tek heceli fiil kökleri ve gövdelerine (al-, bil-, gül-, öl-... gibi sınırlı sayıda fiiller dışında) -ar, -er eki getirilir.
Olumsuz çekim geniş zamanda biraz farklıdır. Geniş zamanın kişilere göre olumlu ve olumsuz çekimi bugün şöyledir:
(ben)    anla r ım        unut ma m
(sen)    anla r sın       unut maz sın
(o)        anla r              unut maz
(biz)     anla r ız          unut ma y ız
(siz)     anla r sınız     unut maz sınız
(onlar) anla r lar         unut maz lar
Geniş zaman, eylemin gelecek zamandan sonra yapılacağını bildiren bir zaman değildir. Geniş zaman, geçmiş zamanla şimdiki zamanı içine alan bir zamanı ve gelecek zamanı, yani her zamanı bildirir. Bu yüzden, eylemin ne zaman yapıldığı veya yapılacağı kesin olarak belli değildir. Bu özelliği sebebiyle geniş zaman, her zaman geçerli olan durumların, (geçmişte böyleydi, şimdi böyle, gelecekte de böyle olacak) bilimsel gerçeklerin ifadesinde daha çok kullanılır:
Okullar, güzün açılır, yazın kapanır.
Kuşlar uçar.
Canlılar doğar, büyür ve ölür.
Dünya, güneşin etrafında döner.
Normal şartlarda su yüz derecede kaynar.
Kantinde belki bir tanıdığa rastlarım. (tahmin, umma)
Dağ, dağa kavuşmaz; insan, insana kavuşur. (ihtimal)
Bu havada domatesler üç günde çürür. (kesinlik)
Bir kitaptan kaç lira kazanılır ki? (çok az kazanılır, anlamında)
Defterinize bakabilir miyim? (rica)
Lütfen, kapıyı kapatır mısınız? (emir)
Sana bir dosya verecekler, alır gelirsin. (emir)
Bir bardak çay olsun içmez misiniz? (teklifte ısrar)
Rica ederim. Özür dilerim. Affedersiniz. (her zaman geçerliği olan durumlarda)

B) TASARLAMA KİPLERİ
Eylemin herhangi bir zamanda değil; dilek-şart, gereklilik, istek veya emir biçiminde bir tasarlamayla gerçekleştiğini bildirir. Tasarlama kipleri fiil kökü veya gövdesine dilek-şart, gereklilik, istek ve emir anlamı katan biçim eklerinin getirilmesiyle kurulur.

DİLEK-ŞART KİPİ
Eylemin dilek veya şart biçiminde tasarlandığını göstermek üzere fiil kökleri veya gövdelerine -sa, -se biçim eki getirilerek yapılır. Bütün fiil çekimleri bağımsız cümle yapabildiği hâlde bu kip dilek-şart işleviyle yargı taşımayan bağlı cümle yapar. Esasında dilek anlamı taşıyan biçimlerinde de eksiltili bir kullanımla birlikte şart işlevi vardır:
İnsanlar el ele tutuşsa, hayat bayram olsa. (Ne kadar güzel olur.) (Dilek)
Param olsa araba alırım. (Araba alma, para şartına bağlıdır.) (Şart)
Dilek-şart kipinin kişilere göre olumlu çekimi bugün şöyledir:
(ben)  öğren se m     (biz)  öğren se k
(sen)  öğren se n      (siz)  öğren se niz
(o)      öğren se     (onlar)  öğren se ler

GEREKLİLİK KİPİ
Eylemin yapılması gerektiğini gösteren -malı, -meli ekinin fiil kökleri veya gövdelerine getirilmesiyle kurulan tasarlama biçimidir.
Kişilere göre olumlu çekimi şöyledir:
(ben)  çalış malı y ım   (biz)  çalış malı y ız
(sen)  çalış malı sın     (siz)  çalış malı sınız
(o)      çalış malı       (onlar)   çalış malı lar
Ayrıca, çalışmam gerek, çalışman gerek, çalışması gerek, çalışmamız gerek, çalışmanız gerek, çalışmaları gerek; öğrenmem lazım, öğrenmen lazım, öğrenmesi lazım, öğrenmemiz lazım, öğrenmeniz lazım, öğrenmeleri lazım; bilsem gerek, bilsen gerek, bilse gerek, bilsek gerek, bilseniz gerek, bilseler gerek; bulmak gerek gibi kullanımlar da gereklilik anlamını verir.
Yarım saat içinde dönmelisin. (= Dön. Emir, zorunluluk.)

İSTEK KİPİ
Tasarlanan eylemin istendiğini gösteren -a, -e, ekinin fiil kökleri veya gövdelerine getirilmesiyle yapılır. Ünlüyle biten fiillerde araya -y- koruyucu ünsüzü girer:
sor-a-sın, bil-e-siniz; oku-y-a-lar vb.
Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem,
Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni
                                                             (Yunus Emre)
Dağlar dağlar kurban olam yol ver geçem
Sevdiğimi son bir olsun yakından görem
                                                            (Barış Manço)
Örneklerinde olduğu gibi esasen istek kipinin kişilere göre olumlu çekimi geç-e-m, geç-e-sin, geç-e, geç-e-k, geç-e-siniz, geç-e-ler biçimindedir. Günümüzde bazı ağızlarda bu biçim korunmakla birlikte yazı dilinde, birinci kişilerde istek çekimine emir kipi karışmıştır.
Bugün istek kipinin olumlu çekimi şöyledir:
(ben)  geç eyim   (biz)   geç elim
(sen)  geç e sin   (siz)   geç e siniz
(o)      geç e     (onlar)    geç e ler

EMİR KİPİ
Diğer kiplerden farklı olarak özel bir kip eki kullanılmadan eylemi, emir biçiminde göstermeye yarayan ve her kişi için ayrı ayrı olan (aynı zamanda kişiyi de ifade eden) üçüncü grup kişi ekleriyle çekimlenen tasarlama kipidir. Emir kipinde, eski dönemlerde (teklik 2. kişi için) söze güç katan -gıl, -gil eki de kullanılmıştır.
“Kişi, kendi kendine emretmez. Bu nedenle emir kipinde birinci kişilerin çekimi yoktur.” biçimindeki açıklama yanlıştır. Çünkü Eski Türkçe döneminden beri birinci kişiler için de emir işlevini yerine getiren ekler kullanılmıştır.
Emir kipinin kişilere göre olumlu çekimi bugün şöyledir:
(ben)   bil eyim    (biz)  bil elim
(sen)   bil              (siz)  bil in / bil iniz
(o)       bil sin    (onlar)  bil sinler


EK-FİİL ( İ- FİİLİ )

Ek-fiilin eski biçimi er-’dir. Zamanla r sesi düşmüş ve e sesi de iye dönüşmüştür. Bütün isim ve fiil biçimlerinden sonra gelerek bunlardan birleşik fiiller oluşturduğu için yardımcı fiil, isimlerden sonra gelerek onları fiilleştirdiği için de isim fiili denen ek-fiilin belli bir anlamı yoktur. Ek-fiilin, biri isimleri fiilleştirmek diğeri birleşik zamanlı fiiller yapmak üzere iki görevi vardır.
Ek-fiil, normal fiillerden farklı olarak kip eklerinden sadece görülen geçmiş zamanın (-di), öğrenilen geçmiş zamanın (-miş) ve şart kipinin (-sa) eklerini alır. Bunlara, birleştiği isimle her kişi için ayrı ekle ortaya çıkan şimdiki (veya geniş) zaman da dâhil edilince, dört çeşit çekim ortaya çıkar:
a) Ek-fiilin İsimle Birlikte Şimdiki (veya Geniş) Zamanda Çekimi
Bildirme ekleri denen ve birleştikleri ismin şimdiki (veya geniş) zamanda fiil hâlinde ortaya çıktığını bildiren kişi ekleriyle yapılır. Bu çekimde ek-fiilin şimdiki (veya geniş) zaman eki düşmüş geriye kalan kişi ekleri bu zaman kavramını da üstlenmiştir. Bildirmenin birinci ve ikinci kişi ekleri, er- fiilinin geniş zamanın ekleşmesinden; üçüncü kişileri ise tur- > dur- fiilinden ortaya çıkmıştır. Ek-fiilin olumsuz biçimleri değil olumsuzluk edatıyla yapılır :
                       Eki                   Olumlu                 Olumsuz
T.1.k.(ben)     -˚m                  öğretmen im        öğretmen değil im
T.2.k.(sen)     -s˚n                 öğretmen sin        öğretmen değil sin
T.3.k.(o)         -d˚r; -t˚r           öğretmen dir         öğretmen değil dir
Ç.1.k.(biz)     -˚z                    öğretmen iz           öğretmen değil iz
Ç.2.k.(siz)     -s˚n˚z               öğretmen siniz     öğretmen değil siniz
Ç.3.k.(onlar) -d˚rlAr, -t˚rlAr  öğretmen dirler/   öğretmen değil dirler/
                                               öğretmen lerdir     öğretmen değil lerdir
Benim öğretmenim ve ben öğretmenim ifadelerindeki biçim benzerliğine dikkat edilmelidir. Birincisinde vurguyu üzerine çeken -im ekiyle iyelik grubu kurulmuştur. İkincisinde ise vurgusuz bir ek vardır ve ismi, yüklem yapmıştır. (Benim kelimesindeki      -im, ilgi hâlinin ben zamirine gelince aldığı şekildir.)
b) Ek-fiilin İsimle Birlikte Görülen Geçmiş Zamanda Çekimi
Ek-fiile diğer fiillerden farksız olarak görülen geçmiş zaman eki getirilir. Çekim sırasında i sesi düşer, diğer ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar. Ünlüyle biten isimlerde araya -y- koruyucu ünsüzü girer:
çalışkan i- di-m > çalışkan--m, Türk i-di-n > Türk--n, kısa i-di > kısa-y-, evde i-di-m > evde-y-di-m.
Olumlu:
(ben) okuldaym    (biz)  okuldayk
(sen) okuldayn     (siz)   okuldaynız
(o)     okulday    (onlar)  okuldaylar / okuldalar
Olumsuz çekimde ise isimden sonra getirilen değil edatı çekimlenir:
(ben) tembel değildim    (biz)   tembel değildik
(sen) tembel değildin      (siz)   tembel değildiniz
(o)     tembel değildi     (onlar)  tembel değillerdi
c) Ek-fiilin İsimle Birlikte Öğrenilen Geçmiş Zamanda Çekimi
Olumlu:
(ben) güçlüymüşüm   (biz)  güçlüymüşüz
(sen) güçlüymüşsün   (siz)  güçlüymüşsünüz
(o)     güçlüymüş      (onlar)  güçlüymüşler / güçlülermiş
Olumsuz:
(ben) genç değilmişim     (biz)   genç değilmişiz
(sen) genç değilmişsin    (siz)    genç değilmişsiniz
(o)     genç değilmiş    (onlar)    genç değilmişler/değillermiş
ç) Ek-fiilin İsimle Birlikte Şart Kipinde Çekimi
Olumlu:
(ben) güzelsem (biz)   güzelsek
(sen) güzelsen   (siz)   güzelseniz
(o)    güzelse   (onlar)  güzelseler / güzellerse
Olumsuz:
(ben) umutlu değilsem      (biz)     umutlu değilsek
(sen) umutlu değilsen       (siz)     umutlu değilseniz
(o)     umutlu değilse       (onlar)   umutlu değilseler / değillerse
Ek-fiil, isimle soru biçiminde çekimlenirken soru eki kişi eklerinden önce gelir:
güzel miyim? çalışkan mıydı? Ayhan değil miydi?
Ek-fiilin isimle birlikte şart kipinde çekiminde soru şekli kullanılmaz.

II. FİİLLERİN BİRLEŞİK ÇEKİMİ

Birleşik çekim, iki çekimli fiilin ek-fiil aracılığıyla birleştirilmesinden ibarettir. Ek-fiil, kip eklerinden sadece görülen geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş zaman ve şart kipinin ekini aldığı için fiillerin birleşik çekimi, ek-fiilin çekimiyle sınırlıdır.
Fiillerin birleşik çekimlerini basit çekimlerden ayırmak için görülen geçmiş zaman ekiyle yapılan birleşik çekime hikâye, öğrenilen geçmiş zaman ekiyle yapılana rivayet, şart kipinin ekiyle yapılana şart adı verilir. Birleşik çekimin adlandırılmasında önce asıl fiilin kipi, sonra ek-fiilin kipi söylenir: geniş zamanın hikâyesi, gelecek zamanın şartı, dilek-şart kipinin rivayeti gibi.
Fiillerin birleşik çekimlerinde günümüzde i- ek-fiili çoğunlukla düşürülür, kip ekleri ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar:
öğren   -   ecek                 i        -     di          –   m   >    öğren ecek ti m
1. fiil    + 1. kip eki   + 2. fiil  +  2. kip eki  +  kişi eki

Fiillerin birleşik çekimi aşağıdaki düzende yapılır:

Fiil kökü veya                           hikâyesi için  -di
gövdesi   +  basit kip eki   +  rivayeti için   -miş  +  kişi eki
                                                   şartı için       -sa  

yaz                 mış                       tı                                 k
çalış              acak                     mış                             sın
öğren              ir                          se                               niz


HİKÂYE BİRLEŞİK ZAMANI
Asıl fiil kipinin gösterdiği eylemin görülen geçmiş zamanda olduğunu anlatmada, hikâye etmede kullanılır. Basit kipteki fiile, ek-fiilin görülen geçmiş (hikâye) zamanını gösteren -dı -di, -du, -dü; -tı, -ti, -tu, -tü ekinin getirilmesiyle yapılır. Emir kipi dışındaki bütün kiplerin hikâye biçimi vardır:
uğraşym, sevinmiştin, usanıyordun, üzülecektiniz, saklanırdık, görseydim, çalışmalıynız, bileydin.

RİVAYET BİRLEŞİK ZAMANI
Basit kipteki fiile ek-fiilin öğrenilen geçmiş zaman eki -mış, -miş, -muş, -müş’ün getirilmesiyle yapılır. Rivayet biçimiyle hikâyedeki gibi bir zaman bildirilmez. Buradaki ek, anlatma, nakletme, sonradan farkına varma işlevini yerine getirir.
Görülen geçmiş zaman ve emir kipi dışında bütün kiplerin rivayeti vardır:
sevinmişmiş, yoruluyormuşsun, yönetecekmişsiniz, öğrenirmişim, kaçsaymışsın, görüşmeliymişsiniz, soraymışım .
Öğrenilen geçmiş zamanın rivayetinde -mış ekinin arka arkaya söylenmesi kulağa hoş gelmediği için çoğu zaman cümlenin düzeninde değişiklik yapılarak bu biçim kullanılmaz. Ancak söze küçümseme veya alay anlamı katılacaksa bu biçim özellikle kullanılır:
Sınava çalışmışmış da ezberlemişmiş de.
Son zamanlarda, söze güya espri katma amacıyla varsayım ifadesinde de bu kip kullanılmaktadır. Fakat bu, güzel bir anlatım değildir:
Matematikten 95 aldım, dermişim.
Toplantıya ben katılmıyormuşum.

ŞART BİRLEŞİK ZAMANI
Şart birleşik zamanı, basit fiil kiplerine ek-fiilin şart biçimi (-sa, -se) getirilerek yapılır. Basit fiil kiplerinin gösterdiği eylemi şart biçiminde ifade eder. Şart kipi, istek kipi ve emir kipinin şart birleşik zamanıyla çekimi yoktur. Gereklilik kipinin şartı ise çok az kullanılır:
beklediysem, bölmüşsen, biliyorsanız, ağlayacaksak, gezerseniz, güzelleşmeliyse.

KATMERLİ BİRLEŞİK ÇEKİM
Hikâye ve rivayet birleşik çekimine giren fiillerin tekrar ek-fiille şart biçiminde çekimlenmesiyle katmerli birleşik kipler oluşturulur. Bunlar hikâyenin şartı ve rivayetin şartı olarak adlandırılır:
yoruldu idiysem, gecikmiş idiysen, güceniyor idiyse, konuşacak idiysek, inanır idiysek, okumalı idiyseniz (hikayenin şartı); duymuş imişsem, dinliyor imişsen, yazacak imişse, istenir imişsek, öğrenmeli imişseniz ( rivayetin şartı). Bu kullanımlar çok seyrektir.


2013-2024 © Türk Dili - Doç. Dr. Ahmet KAYASANDIK
Facebook'ta paylaş
İçeriğe dön